18 Eylül 2016 Pazar

BİR TÜRKÜ TUTTURMUŞLAR

Bir türkü tutturmuşlar gidiyo.. Neymiş suçlu olmayanlar da açığa alınıyor, suçsuzlar içeri tıkılıyor...

Arkadaşlar 15 Temmuz'u unutmadığımızı söyleyin lütfen. Bu nedir yaa? Başımıza getirilmek istenen olayların herkes farkındadır umarım farkında olmak istemeyenlere lafım yok zira.Toplum olarak çok çabuk unutur olduk her ne hikmetse.

O karanlık gecenin birkaç gün sonrası, başladılar türkü çığırmaya.Masumlar hapse atılıyor, suçlu suçsuz ayırt edilmeden işten atılıyor garibanlar falan. Öyle ki; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'ı bile etkiledi bu söylenenler ve o da:"At izi it izine karıştı. "dedi.

Karşımızda binlerce mensubu olan bir terör örgütü var. Ve bu örgütün adı:Fetö. Yıllardır devletin her kademesine milim milim sızan bu örgüt şu durumdan çok memnun.

Bu gerçekler ve çok daha fazlası ortadayken birilerinin Feto operasyonunu bir şekilde durdurmaya çalıştığını düşünüyorum. Resmen pasifize edilmeye çalışılıyor süreç.

Bir kere hepimiz şunu kabul edelim, böyle günlerde hatalar yapılır.

İkinci kalkışma olması ihtimaliyle hızlı yapılan temizlik soruşturmalarında hatalar yapılır.

Bunlar olabilecek şeyler bu süreç içerisinde. Ama bunlar olduysa bile herkes anında darağacına gönderilmiyor. Bi sakin!!!

Kaç yüz yıllık devlet kültürümüz var.Muz Cumhuriyeti değiliz dimi? Suçüstü yapılan darbeciler bile hemen kurşuna dizilmesi, ya da bir faili meçhule kurban gitmedi.

Diyeceğim o ki mutlaka suçsuzlar, masumlar var. Gün gelip ortaya çıkacak zaten ,sapla saman ayrılacak birbirinden.

Tabi ki, masum olabilecekler için hukuk mücadelesi verilmeli, devletin tüm kurumları titizlik göstermelidir.

Vehasılıkelam tutturulan bu türkü çok tehlikelidir. Amaç gündem değiştirmek,örgütün tasfiyesini bilerek veya bilmeyerek engellemektir.

Farkında mısınız bilmem ama artık 15 Temmuz, Fetö konuşulmuyor,sadece operasyonların yanlışlığı konuşulur oldu.

Fetö soruşturmasının kararlılıkla sürdürülmesinde öndeki TAKOZlardan biri de biz olmayalım.

14 Eylül 2016 Çarşamba

NERDE O ESKİ BAYRAMLAR?

Nerde o eski bayramlar?

Her bayram kurulan meşhur cümle.

Haklı da değil miyiz kurmakta?

O kadar tatsız ki artık bayramlar,çocukluğumu özlüyorum.

Ne güzeldi o masum halimdeyken  baktığım ve gördüğüm dünya.

Ve ülkemdeki  kutsal bayramlar.

Her şey bi başkaydı,temizdi,saftı.

Kimsenin kimseden üstünlüğü yoktu,şu ondan bu bundan denmezdi gibi.

Aramızda uçurumlar yoktu,tek uzaklık mesafelerdi.O da bayramlar da bi şekilde hallediliverirdi.

Bayram ziyaretleri önemliydi,küçük büyük ayrımı yapılmadan ziyaretler yapılmalı,yapılamayacak olursa da aranıp hatırlanmalıydı.

Şimdiyse kuru bi mesajla halledilir oldu koskoca bayramlar.

Rehberden ya tümünü seç yahut da yazmazsan ayıp olacağını düşündüğün birkaç kişiyi seç seçtiğin ezbere mani şeklindeki mesajı yolla.

Hoş içi dolu dolu Ramazan Bayramı demek yerine Şeker Bayramı,Kurban Bayramına ise Et Bayramı diyen bir milletiz.Her şeyin anlamını boşaltmışız çoktan.

Her şeyi oldu bittiye  getirmeye öyle alışmışız ki bayramın bile kolayına kaçıyoruz.

Bütün aile birarada  bayram sofraları ne güzeldi.

Babaannemi özlüyorum mesela,onun itina ile kurduğu bayram sofralarını,hevesle yavrularını bekleyişini...

Keşke her şey çocukluğum gibi kalsaydı,ya da ben hep çocuk kalsaydım.

9 Eylül 2016 Cuma

FETULLAH GÜLEN'E KOYULAN TEŞHİS

15 Temmuz'dan beri aklımdaki sorulardan biri de Fetullah Gülen'in ruh hali...

Eli kanlı bir katil olduğu halde bunu ömrünün büyük bölümünde nasıl gizlemiş?

Nasıl ve neye inandırmış o kadar insanı?

Devlet adamları,akademisyenler,ilahiyatçılar,yazarlar ve daha niceleri...

Cıa ile irtibatı artık malum ama bu yeterli değil,bu adamda da var bir oyunlar ki gizledi yıllardır kendini.

Geçen sene 20 Ağustos'taki konuşmasını dinlemeyen kalmadı sanırım.Hani şu Haçlılarla ilgili olan.

Güya Haçlı'nın ülkemizi işgal etmesi tehlikeli değilmiş,çünkü onlar bizim kadınımıza ilişmezler diyor pek muhterem hocaefendi!!!

Sırf kendi paçayı kurtarmak için iğrenç şekilde savunup kendini garantiye almak istiyor.Amiyane tabirle Hristiyan dünyasına yaltaklanıyor.

Böyle de alçak böyle de onursuz.

Bir hatırlatmayla devam edelim.Haçlı Seferlerinin tamamında,Balkan savaşlarnda,Batılı sömürgecilerin işgallerinde Müslüman kadınlara tecavüzler olmuş.

Yine yakın tarihimize bakacak olursak,Afganistan'da,Irak'ta,Bosna Hersek'te ABD ve İngiliz askerlerinin tecavüzlerini hem İngiliz hem de Amerikan medyası günlerce haber yaptı.

Bu tatsız hatırlatmadan sonra gelelim Fetullah Gülen'e uzmanlar ne teşhis koymuşlar:

Fetullah Gülen kendini Mehdi veya Mesih zanneden paranoyak bir ruh hastası.Megalomanyak(büyüklük) hezeyanı içerisinde.Gözünü kırpmadan insanların üzerlerine bomba yağdıran bağlıları ise paylaşılmış paranoidler.Yani bu cani ruhlu hastanın hezeyanlarını paylaşan kişiler onlar.

Fetullah Gülen kendisinin Mehdi olmadığını bilen ancak Mehdiymiş gibi davranan bir yalancı.İnsanlara rol yaparak,onları kandıran psikopat ve narsist bir hain.Yalancılıkta zirve yapmış,davranış ve sözlerinde ikiyüzlülük,samimiyetsizlik gösteren ,kibir ve enaniyette zirvelerde olan patolojik bir kişilik o.

Temelinde antisosyal kişilik var,üzerine paranoya binmiş.Hipnotizma gücü olan,insanları etkileme becerisindeki ağır bir psikopat.

Tarihte bu tiplerin örnekleriyle dolu.Hitler,Stalin gibi narsist(kendine hayran olan,kendini herkesin üzerinde gören)adamların bir benzeri bizdeki cani de.

Teşhis bu...Yorum hepimizin...

7 Eylül 2016 Çarşamba

ŞEFKAT TOKATI!!!

Bi şefkat tokatıdır gidiyor son günlerde.Fetö soruşturmasında gözaltına alınanlar ifadelerinde:"17-25 Aralık sürecinden sonra kopmaları önleyebilmek için 'şefkat tokatı' adlı inanç mekanizmasını oluşturdu" demişler.Artık hangi inanca hizmet eden bir mekanizmaysa bilemedim!

Bu ifadelerden anladığım Fetö ile irtibatını kesmeye çalışanlar,kendileri ya da yakınlarının Allah  tarafından cezalandırılacağına inandırılıyorlar.Zaten inanmaya,kandırılmaya hazır ve nazır olan bu tipler de doğal olarak pek muhterem  hocaefendilerinin! şefkat tokatını yememek için örgütle bağlarını koparmıyorlar.

Sadece bu söylemlerle kalınmıyor tabiki;Fetö kendinden kopanları Allah'a havale edip yoluna devam etmiyor ki,güya şefkat tokatı dediği şeyi kendi indiriyor.Başlarına gelecek kötü olayları bizzat senaryosunu yazıp yönetiyordu.Burda söz konusu şefkat tokatı değil zira şefkat tokatı ilahi bir ikaz anlamında kısa tabiriyle.Düpedüz Fetö tokatı illa bi isim konulacaksa.

Sözüm ona yoldan sapanlar bahsi geçen tokadı yiyince "Vayy benim hocam doğruymuş,bak onlardan ayrıldım başıma neler geldi."diyerek neye uğradıklarını şaşırıyorlar.

Verdikleri korku Allah korkusu falan da değil.

Zaten hakiki inancı olan birinin bu söylenenlerle ne işi olur.En basiti bir öğrenci evi değil mi?En masumanesi!Ama oralarda bile dönen dolaplar ağzımızı açık bırakacak cinsten.


6 Eylül 2016 Salı

REYHANLI'DAKİ OYUN

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük saldırısı Reyhanlı.Tarih 11 Mayıs 2013,saatler 13.37 ve 13.40'ı gösterdiğinde gerçekleşti hain saldırılar.Patlamanın ilki belediyenin önünde ikincisi ise PTT'ye yakın bir bölgede gerçekleşti.Ve acı bilanço:52 ölü 146 yaralı.

Soruşturma esnasında,bu olayda kullanılan araçlarla ilgili MİT daha önce bir rapor hazırlamış.23 Nisan 2013'te hazırlanan bu raporda,Suriye'nin Rakka kentinde 3 araca bomba yüklendiği ve Türkiye'ye doğru yola çıktığı ifade edilmiş.Ve saldırıda kullanılan 3 araçtan ikisi de plakaları gerekli emniyet birimlerine verilen araçlar.

Diğer bir gariplik de,saldırıdan birkaç gün önce ilçe genelindeki 73 mobese kamerasının da aynı anda bozulması ne hikmetse ve o gün içi kayıt yapamaması.Yine soruşturmanın ilerleyen zamanlarında 1 Ocak 2014'te MİT'e  ait yardım tırlarını durduran ve hakkında soruşturma açılıp tutuklanan savcı Özcan Şişman'ın,MİT'ten saldırının ihbarını aldığı ancak emniyeti harekete geçirmediği de ortaya çıktı.

Savcı Şişman,Can Dündar'a yazdığı bir mektupta MİT'ten böyle bir istihbarat aldığını ancak "İşimize karışmayın" diyerek konuyu kapattığını ifade ediyor.

4 Eylül 2016 Pazar

YOL AYRIMINDA İKİ İSİM

Efkan Ala'nın istifasıyla ilgili pek çok senaryo yazılıp çiziliyor son günlerde.Kısa bir toparlamak istiyorum ben de.Ala'nın bırakmasının arkaasındaki neden Cumhurbaşkanı Erdoğan tarrafından performans sorunu olarak açıklandı.İki şekilde değerlendirmek mümkün performans sorununu.

Birincisi;Ala'nın göreve gelmesinden sonra Türkiye ciddi anlamda olaylı günler geçirdi.Bir yandan iç istihbarat servislerindeki Fetö unsurlarıyla uğraşmaya çalışan Ala,20 Temmuz 2015 sonrası Suruç saldırısı ile başlayan bir terör dalgasıyla karşı karşıya kaldı.Fakat sürekli gündemden düşmeyen Pkk ve Işid saldırıları istihbarat ve güvenlik zaafını akla getirdi.

İkincisi ise;17 Aralık 2015 gününden sonra yoğunlaşşan Fetö ile mücadele konusu.Bu mücadelede  başrolleri MİT ve İçişleri paylaşıyor.Büyük mesafe katedildiği açık.Ancak yetmedi  zira 15 Temmuz gecesi yaşananlar önlenemedi.Sonrasında kurumlarda Fetö temizliği başladı haliyle.Fakat yine belli bir yol alınsa da Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın istediği hızda ilerleyemedi süreç.

Sonuçta yıllardır Cumhurbaşkanı ile çalışmış bir isimdi Efkan Ala.Bir çırpıda güle güle denemezdi kaba tabirle.Başbakan durumu Ala ile görüştü ve yapmak istediğini anlattı.Alla da tamamdır deyince durum Cumhurbaşkanı'na aktarıldı.Erdoğan da gerekçe ve çözüm önerisini haklı buldu ve  sonuç Efkan Ala istifasını sundu.

Son zamanlarda da bu konuyla ilgili hükümet çevrelerinde birtakım eleştriler söz konusu.Bir kulak verelim.Başbakan Yıldırım,göreve başladığı günden itibaren bütün tasarruflarını icraate göre belirliyor.15 Temmuz sonrası Fetö ile mücadele istediği gibi gitmeyince faturayı Ala'ya kesti.Çünkü devletin haber ve bilgi kaynağı MİT ve İçişleriydi.

Fetö'nün sözde hava imamı Adil Öksüz'ün yılan hikayesine dönen arama çalışmalarının da süreci hızlandırdığını söylemek mümkün.Aynı şeklde yargının ihtiyacı olan bilgilerin ivediyle temin edilememesi.

Diğer taraftan Fetö ile mücadelede belediyelerin mercek altına alınması da çok yavaştı.Fetö'cü olldukları gerekçesiyle yaptırım uygulanan bir çok isme,Ak Parti teşkilatından destek veren referanslar da süreci iyice yavaşlatıyordu.Bütün bu sorunlar,Başbakan'ın Efkan Ala ile yollarını ayırmasına neden oldu.


28 Ağustos 2016 Pazar

ŞEYTANİ ZEKAYA SAHİP İKİLİ

Fetö'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yeniden gündeme geldi Hasan Sabbah ve Haşhaşiler.Dünyada eşi benzeri görülmemiş suikastleri yapmış,akılalmaz yöntemlerler kitlesini yönetmiş,insanları katil yaparken katillerini de intihara sürüklemiş Hasan Sabbah...

Büyük Selçuklu Devleti zamanında yaşamış olan bu zat tarihin en eski örgütlerinden birini kurmuş ve ölene kadar da bu örgütün liderliğinde kalmıştır.İranlı olan Hasan Sabbah pek çok çelişki yaşamış,İslam dinini epeyce sorgulamıştır.Tarikat ve mezheplerle ilgili toplantılara katılmış,edindiği bilgiler ve deneyimlerletarikat liderlerinin insanları istediği gibi kendi öğretilerine bağlayabildiğini anlamıştır.

Yakın arkadaşlarından biri Ömer Hayyam'dır.Ve bir gün sohbet esnasında Ömer Hayyam'a:"Bu insanlar cennet için yaşıyorlar,ancak onlara bir cennet vaat edebilirsen onları yönetebilirsin." demiştir.Ve bu söz Hasan Sabbah'ın hayat düsturu olmuştur.Köle pazarlarından aldığı zavallı kızları bu bahçelere getirmiş,onları huri varsaymıştır.Bununla birlikte fedai olabilecek güçteki erkekleri de getirerek inanılmaz bir irade kazandıracak ölümcül dersler verdirmiştir.

Bu inancın sağlam olduğunu ispat için de içlerinden birkaçını cennetle müjdeleyip,haşhaş vermiş ve onları bahçeye götürmüş.Orada yarı baygın,dünyadan bihaber fedailer muhteşem bahçelerin ve güzel kızların büyüsüne kapılıp çelik gibi dönmüşler ve gidemeyenlere de heyecanla anlatmışlar uzun uzun cenneti!

Artık yalnızca ölmek ve cennete gitmek isteyen fedailerine istediği herşeyi yaptırabilmiştir.Birbiri ardına suikastler düzenleyen Hasan Sabbah,hepsinde de başarılı olmuştur.Hyataı boyunca çelişkiler yaşamış demiştim ya en başta aynen öyle.Yaşadığı süre içinde Allah'a inanıp inanmamak arasında hep gidip gelmiştir.Yaptığı her kıyımda O'ndan bir işaret beklemiştir ama gelmemiştir.Ve tüm bunların sebebi olarak da yine bir çelişkiye düşerek, Allah var mı diye düşünmeye başlamıştır.

Amaçlarına ulaşabilmek için iki oğlunu da bir bahaneyle idam ettiren birinden bahsediyorum.İnanılmaz akıllı ve bir o kadar da tehlikeli.Örgütlenme ağı da o kadar ilginç ki;Büyük Selçuklu Devleti dönemindeki üst düzey memurları bile kendine ve örgütüne çekmeyi bilmiş.Din adına yalan vaatler,sözde cennetten bir bahçe ve muhteşem huriler!

Size de birini çağrıştırmadı mı bu anlattıklarım?