28 Ağustos 2016 Pazar

ŞEYTANİ ZEKAYA SAHİP İKİLİ

Fetö'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yeniden gündeme geldi Hasan Sabbah ve Haşhaşiler.Dünyada eşi benzeri görülmemiş suikastleri yapmış,akılalmaz yöntemlerler kitlesini yönetmiş,insanları katil yaparken katillerini de intihara sürüklemiş Hasan Sabbah...

Büyük Selçuklu Devleti zamanında yaşamış olan bu zat tarihin en eski örgütlerinden birini kurmuş ve ölene kadar da bu örgütün liderliğinde kalmıştır.İranlı olan Hasan Sabbah pek çok çelişki yaşamış,İslam dinini epeyce sorgulamıştır.Tarikat ve mezheplerle ilgili toplantılara katılmış,edindiği bilgiler ve deneyimlerletarikat liderlerinin insanları istediği gibi kendi öğretilerine bağlayabildiğini anlamıştır.

Yakın arkadaşlarından biri Ömer Hayyam'dır.Ve bir gün sohbet esnasında Ömer Hayyam'a:"Bu insanlar cennet için yaşıyorlar,ancak onlara bir cennet vaat edebilirsen onları yönetebilirsin." demiştir.Ve bu söz Hasan Sabbah'ın hayat düsturu olmuştur.Köle pazarlarından aldığı zavallı kızları bu bahçelere getirmiş,onları huri varsaymıştır.Bununla birlikte fedai olabilecek güçteki erkekleri de getirerek inanılmaz bir irade kazandıracak ölümcül dersler verdirmiştir.

Bu inancın sağlam olduğunu ispat için de içlerinden birkaçını cennetle müjdeleyip,haşhaş vermiş ve onları bahçeye götürmüş.Orada yarı baygın,dünyadan bihaber fedailer muhteşem bahçelerin ve güzel kızların büyüsüne kapılıp çelik gibi dönmüşler ve gidemeyenlere de heyecanla anlatmışlar uzun uzun cenneti!

Artık yalnızca ölmek ve cennete gitmek isteyen fedailerine istediği herşeyi yaptırabilmiştir.Birbiri ardına suikastler düzenleyen Hasan Sabbah,hepsinde de başarılı olmuştur.Hyataı boyunca çelişkiler yaşamış demiştim ya en başta aynen öyle.Yaşadığı süre içinde Allah'a inanıp inanmamak arasında hep gidip gelmiştir.Yaptığı her kıyımda O'ndan bir işaret beklemiştir ama gelmemiştir.Ve tüm bunların sebebi olarak da yine bir çelişkiye düşerek, Allah var mı diye düşünmeye başlamıştır.

Amaçlarına ulaşabilmek için iki oğlunu da bir bahaneyle idam ettiren birinden bahsediyorum.İnanılmaz akıllı ve bir o kadar da tehlikeli.Örgütlenme ağı da o kadar ilginç ki;Büyük Selçuklu Devleti dönemindeki üst düzey memurları bile kendine ve örgütüne çekmeyi bilmiş.Din adına yalan vaatler,sözde cennetten bir bahçe ve muhteşem huriler!

Size de birini çağrıştırmadı mı bu anlattıklarım?









27 Ağustos 2016 Cumartesi

DOSTA GÜVEN DÜŞMANA KORKU

Anlamadığım yada anlayamadığım mevzu çok aslında.Adamlar Işid'in canlı bombaları kendilerini patlatıp ülkemizde katliam yapınca vay nerede bu devlet diye bi taraflarını yırtıyorlar.Devlet birşey yapmaya kalkıp adım attığında da Işid canlı bombalarını patlatırsa napacaz diyorlar.

Yahu arkadaş sen değil misin devlet nerede diyen?İşte devlet burada.Senin korkun ne şimdi onu söyle.Bir söylediğiniz diğerini tutmuyor.

Tutturmuşlar bi asıl hedef Işid değilmiş.Varsayalım ki öyle,ee ne olacak?Sen sana ait olmayan toprakları,oldu bittiye getirip senin gibi göstereceksin biz de he diyecez öyle mi?Yok öyle.Dünya seyirci kalabilir ama iş bizim sınırımızda.Tehlikenin farkında değil misin?

Neyse anlamak istemeyene napsan boş zaten.

Geçtiğimiz 1,5 aylık süreç çok sancılıydı,halada öyle gerçi ama.Fırat Kalkanı operasyonuyla anlatılmak istenen çok şey var.Tabii yine gözünü,kulağını kapatanların hoşuna gitmese de bu operasyonla TSK birkaç bin Fetö müridinden olmadığını kanıtladı.Dosta güven düşmana korku saldı.

Dünya medyası,operasyonun hızından ve sadece ÖSO(Özgür Suriye Ordusu)'dan bir kayıp verilmiş olmasından bahsetti.Hani "Türkiye Işid'i destekliyor diyen içimizdeki hainler var ya;onlar herşeyden rahatsız oldukları gibi bundan da rahatsız.Ne olsun istiyorlarsa artık...

Operasyonun Fetö'nün temizliği aşamasında oluşu da iyi denk geldi.Zira darbe gecesi Özel Kuvvetler Merkezi'ni basan ve kahraman Ömer Halis Demir tarafından öldürülen Semih Terzi'nin bu operasyona dahil olduğunu düşünmek bile korkunç olurdu.

Operasyondan rahatsız olan çok.Bunlardan biri de çok komik bir adam!Pyd lideri Salih Müslim den bahsediyoum.Adam Türkçe,İngilizce ve Arapça attığı tweetlerle:"Türkiye,Suriye bataklığında çok şey kaybedecektir.Daeş gibi yenilecektir." dedi.

Bu söylediklerinin üstüne bişeyler söylüyorum ama buraya yazmayı.Sizler de muhtemelen benzer şeyler söylediniz okuyunca...


26 Ağustos 2016 Cuma

ADI BİLE GEÇMEYEN ÜLKE?

Sınırımızda neler oluyor?

Sürekli bir sürü şehir ismi duyuyoruz.Cerablus,Afrin,Menbiç.

Her dakika yeni bir gelişmeye gebe.

Haber kanallarında devamlı olarak haritalar yayınlanıyor.Hangi bölge o an için kimin kontrolündeyse tek tek gösteriliyor.Uzmanlar kanal kanal dolaşıyor.Çokca staretijiden bahsediyorlar.Gündemi yakalamak pek mümkün değil.Örgüt isimler,şehir adları hepsi birbirine geçmiş durumda ben de.

Bu olanlar çok önemli gelişmeler muhakkak ama olaya bir de başka pencereden bakmaya ne dersiniz?

Suriye meselesinin içinde ABD(olmazsa olmaz) zaten var.Rusya var,İran var,Fransa var,Irak var,İran var,Fransa var.Hizbullah var,Hamasa var,El Kaide var,Işid var,Pkk var.Varoğlu var anlayacağınız...

Olanları saydık aşağı yukarı.Peki kimin yokluğu dikkatinizi çekti?Kimin adı küresel medyada hiç geçmiyor ya da geçirilmiyor?Dikkat edin,küresel medyada diye özellikle belirtiyorum çünkü;dış haberler bu yayın merkezlerinden tercüme edilenlere dayandıırıldığı için bizim medyada da yok haliyle.

Biraz daha ipucu vereyim istiyorum.Suriye'nin komşusu...Yıllardır da araları bozuk,hatta bi dönem savaştılar bile.

Sizin de tahmin ettiğiniz üzere cevap tabiki İsrail...

Bence hangi şehir hangi renkle gösteriliyor,neresi kimin eline geçmişten ziyade İsrail'in adının Suriye iç savaşında neden geçmediğini düşünelim.


24 Ağustos 2016 Çarşamba

AYLAN VE ÜMRAN

Binbir umutla ailesiyle birlikte Avrupa'ya kaçmak isterken boğulan Aylan ve Halep'te ailesi ile birlikte bombalanan,insanın yüreğine dokunan o masum,şaşkın gözlerle bakan Ümran...Şimdiye kadar kaç hazin son gördük böyle.Ama hiçbiri beni bu kadar derinden etkilemedi.

Çünkü ikisi de çocuk..İkisi de günahsız...İkisi de melek...

Etraflarındaki bu pis dünyada ne kadar oyun döndüğünün farkında olmayan tertemiz ruhlar onlar.Dünyanın en saf,en masum varlıkları.Belki de bu yüzden başka etkiledi.Üzülüyorum,öfkeleniyorum ama ne çare,hepsi kendi kendime...Bir şeye fayda vermiyor.

Kahrolası eylemler ülkemde de devam ediyor.Yıllardır zaten Pkk denen örgütle uğraşırken şimdi de Işid belası çıktı.Fetö de cabası.

Pkk için söylenebilecek her şey yıllarca söylendi,söylenmeye de devam ediliyor.Ben şimdi kahrolası Işid ve Fetö'ye değineceğim biraz.

Gaziantep katliamı akılalmaz derecede vahşetti.12 yaşındaki bir çocuğun eline bebek arabasını veriyorlar.Arabanın içinde patlayıcı var,yazık yavrum kına gecesinin olduğu yere geldiği an uzaktan kumandayla patlatıyorlar bombayı.Allahım bu nasıl insanlık?Nasıl vicdan?Aklım almıyor gerçekten.Biri daha 1,5 yaşında 22 çocuk yitip gitti.

V e o 1,5 yaşındaki bebeğin annesi,bebeğinin üstüne kapanmış zarar görmesin diye,kendisi vefat ediyor.Şimdi o minik bedeni annesinin yemenisini yanıbaşına koyarak uyutabiliyor yakınları.En güvendiği limanın,annesinin kokusunu hissedebilsin diye...Kahroluyorum yazarken...

Aklımızın almadığı şey;bu nasıl bir örgüttü ki,çocukları bile hedef alıyordu.Yanıldığımız bir nokta var oysa ki;biz düz düşünüyoruz.Düz mantık diyorlar ya hani tam da öyle."İnsan 12 yaşında hiçbirşeyden haberi olmayan bir çocuğu canlı bomba yapıp,onca çocuğu nasıl öldürtür."Öyle değil işte...

"Koskoca korgeneral,Fetullah gibi bir ne olduğu belli olmayan kasaba vaizine nasıl inanır da,vatanına milletine ihanet eder,hangi vaad için yapılır bu kalleşlik,hiç mi akılları yoktu nasıl iş?Tüm askeri kuralları çiğneyip ülkeyi ele geçirmeye nasıl cesaret eder,kendi halkına kurşun sıkmaya nasıl vicdanı el verir."

Her ikisinden de çıkacağımız sonuç aynı.Işid ve Fetö militanları ya da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın müthiş isabetli bir tespitle "Haşaşiler" dediği suikastçilerin bizim bildiğimiz mantıkla,vicdanla ilgisi yok.


22 Ağustos 2016 Pazartesi

OYUN BÜYÜK

Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı oynanan büyük oyunun hepimiz farkındayız sanırım.En azından artık öyle olduğunu bilmek istiyorum.Emperyalist güçler,ülkemize namertçe savaş açmış durumdalar.Global güç merkezlerini gözlerini karartmış,ellerinde ne koz varsa kullanmayı adeta ant içmişler.Lan ne yaptıysak olmadı,şimdi ne yapmalı diye kara kara düşünükten sonra bu kez de resmen Birinci Dünya Savaşı'nın nihai hesaplaşmasını yapmayı kafaya koydular.Çünkü artık ne mal olduklarını anlamayan kalmadı.Çünkü artık yüzleri kalmadı,bundan sebep de bu kadar gözleri karardı.Artık her şeyi beklemek mümkün.Hedefte olan bizleriz.Bu yüzden yapılan oyunu iyi anlayıp yine başımız dimdik çıkmalıyız bu süreçten.Zira oyun büyük.

Birkaç maddede oyunla ilgili bağlantılar öngörmek mümkün.

1- Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Osmanlı hakimiyeti ortadan çekilince orada bir boşluk doğdu ve o boşluğu doldurmak emperyalizmin tek hedefi haline geldi.Sykes-Picot anlaşması,emperyalizmin güç merkezlerinde kağıt üzerinde yeni ülkeler çizmesinden ibarettit.

2- Malum güç merkezleri,bu bölgedeki planlarını sürekli bir karışıklık,kaos ortamı olmadan hayata geçiremeyceklerini biliyorlardı.Yaptıkları staretijilere dayanarak,yeniden çizilen ülkelerin ilerde sürekli karışıklık ve iç çatışma yaşayacak şekilde planlanması gerekiyordu.

3- O dönemde de çok uğraşıldı ve Atatürk oyunu gördü.Gerekli önlemlerle oyuna düşmemek için elinden geleni yaptı.

4- Terör örgütlerini emperyalistler kurdurdu.Gerektiğinde iç savaşların istenildiği gibi yaşanması için,İngiltere terör örgütlerinin kuruluşunu bizzat üstlendi.Anladığım şu ki;El-Kaide,Işid gibi örgütlerin temellerinin atılma amacı yine emperyalist güçlerin bitmek tükenmek bilmeyen hırsları.

5- Yine Amerika bu politikanın yönetimini zamanında İngiltere'den devralmıştır.Hatırlarsınız geçtiğimiz günlerde Donald Trump."Işid'i Obama kurdurdu." diye söylerken yayın kesilmişti.Ateş olmayan yerden misali...

6- 15 Temmuz darbe girişiminin temelinde bu tarihsel arka plan yatıyor.Bizler geçmişte bu oyunu Atatürk önderliğinde görüp bozmuşsak,bugün de Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde bozacağız.Bu güce sahibiz,yıllardır uğraşıp parçalayamadıkları cennet vatanımızı kimselere yedirmeye niyetimiz yok.15 Temmuz ruhu içimizde olduğu sürece bu oyunlarla bizi birbirimize düşüremeyecekler.Oyuna gelmeyeceğiz.

BAŞKA TÜRKİYE YOK...



21 Ağustos 2016 Pazar

DÜĞÜN GÜNÜ VAHŞETİ

Gaziantep'in Şahinbey ilçesi'nde yapılan bir sokak düğününde kalabalığın arasına karışan canlı bomba,üzerindeki patlayıcıyı patlattı.Gaziantep Valiliği,patlamada hayatını kaybedenlerin sayısını şu an için 50 olarak açıkladı.74 kişi de hastanelerde yaralı.Gelin ve damatın hayati tehlikesi bulunmuyor denildi yapılan açıklamada.

Farkeder mi ki...

Bu acı günü unutmalarına ya da hafiflemesine yeter mi?

Düğünleri masum insanların kanına bulandı.Ne günahları vardı?

Giyindiler,kuşandılar ve sevdiklerinin mutlu gününde yalnız bırakmak istemediler.

Pür neşe çıktılar yollara,eğlendiler,güldüler.

Çoluk,çocuk,yaşlı,genç herkes oradaydı.Ne güzeldi sevdiklerinle birlikte olmak.

Ama saat 22.40 sıralarında terörden kaçıp buraya yerleşen iki Siirt'li ailenin düğününde gösterdi çirkin yüzünü terör.

Peşlerini bırakmadı barış isteyen,huzur isteyen insanların.

Davetli gibi kalabalığın arasına karıştı şerefsiz.

En mutlu günlerinde kıydı onca masumun canına.

Adı,sanı hangi terör örgütünün üstlendiğinin en ufak önemi yok.Allah hepsini kahretsin.

Çok üzgünüm...

MİSLİYLE KARŞILIK DERKEN?

Darbe girişimiyle ilgili soruşturmada Diyarbakır'daki 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile Kurmay Başkanı ve Garnizon komutanı Tümgeneral Avni Angun,7. Ana Jet Üs Komutanı Tuğgenerel Emin Ayık,İdari Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili ve Destek Yarbaşkanı Tuğgeneral Zeki Karataş'ın başrollerde olduğu belirlendi.Ve bu asker üniformasına bürünmüş bukalemunlar tutuklu.Yardımcı oyuncularını tek tek sayamıcam zira bitip tükenmek bilmiyor hainler.Hoş bunların isimlerini yazarken bile midem bulana bulana yazdım ya neyse...

Bu hainlerin tamamı bölgede terörle mücadeleden sorumlu.Bu asker müsvetteleri yıllarca bizi kandırdı tahmin edersiniz.Pkk ile sözde mücadelenin olduğu gün gibi ortada.Dağı taşı bombalayarak bizleri oyaladılar.Cuntacı komutanların pkk ve daeş'li teröristlerin geçişine izin verdiği Şanlıurfa Emniyet Müdürü Eyüp Pınarbaşı tarafından doğrulandı.O dönemlerde Suriye'den ülkemize pek çok havan atışı yapıldı malumunuz ve bunların hiçbirine karşılık verilmediği halde Genelkurmay'ın 'misliyle karşılık verildi' açıklamasını duymadığımız gün yoktu.Düşündükçe kahroluyorum yaa..

Yine askeri ve güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiler,ne Doğu'da ne de Güneydoğu'da Pkk'ya hiç bir şekilde darbe vurulmadığı yönünde.Sürekli bizleri yanıltıyorlardı görünen o ki.Cizre,Yüksekova,Nusaybin ve Sur'daki çukurların,2. orduya bağlı tankların önünde kazıldığı da,bu kaynakların verdiği bilgiler arasında.İnanması güç ama durum bundan ibaretmiş.Her operasyon haberinde misliyle karşılık verildi cümlesinden usanmamış mıydınız sizlerde?Baksanıza adamlar bırakın misliyle karşılık vermeyi,karşılıklı mutabakat içinde işlerini götürüyorlarmış.

Şanlıurfa Emniyet Müdürü Pınarbaşı şunları söyledi:"O dönemde bir günde 12 tane havan yedik.Sınırda göstericiler vardı,çevik kuvvet vardı ancak komutanlık hiçbir şekilde bu saldırılara cevap vermedi.'Karşı tarafa neden cevap vermiyorsunuz?' diye sorduğumuzda bize 'orası Suriye toprağı' dediler.Ancak akşam haberlerine baktığımızda ise 'misliyle karşılık verildi' diye Genelkurmay açıklaması yayınlanıyordu.Külliyen yalan...Kamuoyunu yanıltıyorlardı.Hiçbir karşılık vermiyorlardı.Bu şekilde terör kullanıldı."

Daha da söze gerek yok...


20 Ağustos 2016 Cumartesi

ELİMİZİ ATTIĞIMIZ HER YERDELER

Fetö'nün temelinin 60'larda atılmaya başladığını biliyoruz malum.Yapılanmaya başladığı andan itibaren iş dünyasına ayrı bir merakı ve ilgisi var bu örgütün başındaki malum şahsın.Daha askerdeyken istihbaratın ne denli önemli olduğunu anlıyor.30'lu yaşlarındayken çok önemli işadamlarıyla tanışıyor ya da tanıştırılıyor.İstihbaratın önemini bilerek,para hırsını da yanına alarak devletin her kademesine yavaş yavaş sızmış sinsi bir yapılanmadan bahsediyoruz.

Uzun yıllar süren çabalarla da orduyu,polisi,yargıyı tamamen olmasa da darbe girişimi yapacak kadar ele geçirmiş bir örgüt.Ve bütün bunları Pensilvanya'daki imamın! tek başına yapmadığını,onun üzerinde de bir aklın olduğunun da farkındayız.Böyle bir yapı tabiki iş dünyasında da gayet etkin.Yeni güç odağı diye yalakalanarak yüzünü pensilvanya'ya dönen pek çok işadamı oldu.Şimdilerde hepsini devletinin,milletinin yanında hatta demokrasi nöbetlerinde görmüş olsak da bu gerçek değişmiyor.Öyle ki o işadamları,Tuskon Başkanı Rızanur Meral'in Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümete atıfta bulunarak:"Yakında kimlerin inlerine girilecek göreceğiz."sözlerini ayakta alkışladılar.

Açıkca tehdit vardı,epey de bildikleri vardı ki böyle söylediler vakti zamanında.Direkt bu söylem üzerinden o dönem bir şey yapılamadı tabii.Aylar sonra geçtiğimiz günlerde o işadamlarına yönelik operasyonlar yapılmaya başlandı.Şüpheli 200'e yakın işadamı olduğu söyleniyor.En dikkat çekici isimler ise;Aydınlı Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Kavurmacı(Kadir Topbaş'ın damadı),Eroğlu Holdingin Patronu Nurettin Eroğlu,Güllüoğlu Baklavaları'nın sahipleri Faruk ve Nejat Güllüoğlu.Hepsinin evlerinde,işyerlerinde arama yapıldı ve tüm mal varlıklarına el konuldu.

Nereye el atsak cemaat yapılanması altında bir sürü pis iş çıkıyor.Ve çıkmaya da devam edecek gibi.Aldığı üst akıllarla iyi oynayarak sızmış her yere.Tamamen temizleneceğini de düşünmüyorum.Hatırladığım bir röportajda zamanında sözde cemaate yakın isimlerden birisi,10 katı kadar adamları da daha içerlerde demişti.Allah sonumuzu hayır etsin,ne diyeyim...

Behçet Oktay'ın İntiharı!

Şimdilerde Fetö için dillendirilen iddialar,ithamlar;atılan manşetlerin tamamını zamanında Ergenekoncular ve Balyozcular için duymuştuk.Türkiye için hayati önem taşıyan bu soruşturmada inandırıcılığı olsa da olmasa da ortaya çıkarılması gereke,satır aralarında kalarak unutulmuş bazı konular var.Bunlardan biri:Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanı Behçet Oktay'ın ölümü...

Ergenekon davalarının gündemimizi tümüyle meşgul olduğu dönemde,sanıklardan eski Emniyet Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin'le ilişkilendirmeye çalıştıkları Behçet Oktay'ın üzerine gitmeyeye başlamıştı medya.Ve sürekli "Ne zaman görevden alacaksınız?..Daha ne bekliyorsunuz?.." tarzı yazılar yazılmaya,haberler yapılmaya başlandı.

Hedefe koymuşlardı bir kere.Behçet Oktay bir hafta evine gitmeden,makamında uyudu.Her an tutuklanabileceğini bildiği için.Bilhassa da,Ergenekon'un silahları konusunda önemli tespitleri olduğu ve bu kumpasta emniyetin kayıt dışı silahlarının kullanıldığı bilgisinin de kendisinde olduğu öne sürülüyordu.Sıkıntılıydı haliyle,bunalmıştı iyice.

Sonunda dayanamayıp ailesine:"En tepedekiyle görüşüp,bildiklerimi anlattım." dedi.Üzerinden büyük yük kalkmıştı.Bir kaç gün sonra 25 Şubat 2009 saat:02.00'de Ankara Dikmen'de beylik silahıyla intihar ettiği haberi geldi.Yanındaysa bayan arkadaşının erkek kardeşi vardı sadece.İlk müdahaleyi kendisi yaptı ve Gazi Üniveristesi Hastanesi'ne götürdü.Neticede kurtarılamayarak hayata veda etti Behçet Oktay.

O dönem bir sürü soru işaret oluştu bu ölümle ilgili.Üstünkörü geçiştirildi gibi,alelacele kapatıldı üzeri.Gidilen hastane,otopsi,cebinden alınan anahtarla makam odasındaki kasanın açılıp evrakların alınması,ölümünden sonra telefonuyla defalarca görüşmelere yapılması,soruşturma süreci,aileye olayın üzerine gidilmemesi yönünde yapılan baskılar...Bir yığın soru işareti,iddialar,tamamıyla muamma olan bir intihar!

Ölümünden 6 yıl geçti Behçet Oktay'ın.Ve zamanında hizbullahçı damgası vurarak Behçet Oktay'ı yıllarca dinleten  İstihbarat Dairesi eski Başkanı Ramazan Akyürek,şimdi Fetö soruşturmasından tutuklu.Ailenin ölmüden sorumlu tuttuğu bazı yargı ve emniyet mensupları da Fetö soruşturmasından sonra ya görevden uzaklaştırıldı ya da tutuklandı.

Her gün yeni bir son dakikayla uyandığımız bir gündemimiz varken sıra gelir mi bilmem ama,umarım bu soruşturma da yeniden açılır.Bir çok görüşün söylediği de şudur ki;Susurluktan 15 Temmuz darbe girişimine;Polis Özel Harekat'a düzenlenen saldırılar kesinlikle tesadüf değil.

19 Ağustos 2016 Cuma

BİR İHANET GECESİNİN ARDINDAN

15 Temmuz darbe girişiminin ardından bir ay geçti.Ve arkama dönüp baktığımda pek çok duyguyu aynı anda yaşayan bir millet olduğumuzu görüyorum.Hayatın akışı içinde kısa süreliğine aklımdan  çıksa da aniden hatırıma geliyor yaşadıklarımız. İnanın bazen yemek yerken bile kendimi zor tutuyorum ağlamamak için.Kelimeler boğazımda düğümleniyor.O lokmayı hakediyor muyum?Vatanını,milletini seven her bireyin de bu hislere ortak olduğunu biliyorum.

Durup dururken aklımda o güçlü insanımızın duruşu.Videolar izliyorum sonra o günlerle alakalı.Birdaha dökülüyor gözümden yaşlar,tutamıyorum.Özellikle demokrasi marşı'nı dinlerken ayrı bi gururlanıyorum.Gözyaşlarıma eşlik ediyor milletimle gurur duyuşum.Çok büyük saygı duyuyorum her birine.Meydanlara koşana,gidene gidemeyene,evde oturup dua edene...

Fetö'nün gerçek yüzünü görmeyen kalmadı.Elleri kanlı bu örgütün başı,bizim evlatlarımızı canavara dönüştüren,kendi devletinin karşısına çıkaran,masum halkına kurşun sıktıran bir vahşidir.Örgütündekileri de kendine benzeterek,insanlıktan çıkmış bir karaktersizler güruhu ile bizleri karşı karşıya getirmiştir.O geceyi hepimize zehir ettiler fakat biz de uyandık.Birliğimizin,demokrasimizin,ülkemizin farkındaydık,bir kez daha hatırladık en güçlü hislerle.

Ve o gecenin hepimize verdiği mesajlar var.Bu mesajları doğru okumalıyız diye düşünüyorum.Herkes kendini bir kenara koymadan,özeleştiri yapmalı.Artık,kim haklı kim haksız tartışmaları anlamını yitirdi.Bu ülke hepimizin ve bu felaket diye adlandırabileceğim olaydan sonra daha bir sağlam durmalıyız.Daha da kenetlenmeliyiz.

15 Temmuz'u bir milat sayamazsak yazıklar olsun bize.

17 Ağustos 2016 Çarşamba

METİN FEYZİOĞLU'NA TEŞEKKÜRÜM

Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu Cumhurbaşkanını'nı ziyaret için Külliye'ye gitti malumunuz.NTV de denk geldim konuşmasına.Dikkat kesildim ve dinledim.Bence çok anlamlı,birleştirici ve kucaklayıcıydı.Gerçekten helal olsun dedim.Çünkü şu sıra ihtiyacımız olan şey bu.Yoksa diğeri kolay itele,öteki de,ve bi bahaneyle suçla.Ben çok çok önemli buluyorum bu ziyareti.Bazılarının zoruna gitse de beni ve eminim vatanını seven herkesi sevindirdi.

Neymiş daha önce neler söylemişler birbirlerine unutulmazmış.Yaa pardon da size ne?Ne olsun istiyorsunuz?İşinize gelmiyor dimi bu kucaklaşma?Hele ki bazıları o kadar rahatsız ki,bundan bile nemalanmaya çalışıyorlar.Küçülmeyin bu kadar.

Metin Feyzioğlu konuşmasının bir bölümünde:"Cumhurbaşkanımızın 15 Temmuz gecesi yaptığı konuşmadan sonra içim ferahladı." dedi.Ve inanın buna bunu söyleyen yalnızca kendisi değildi.Benim,çevremdeki herkesin ilk etapta söylediği şey buydu.Vatanını,insanını sevmek buydu zaten.

Çıkın deyin ki,biz üç buçuk atıyoken,marketlerde ekmek,makarna bırakmıyorken,Recep Tayyip Erdoğan kaçıyor diye düşünüyorken bu konuşma işimize gelmedi.Biz farklı bekliyorduk,naıl oldu da dimdik durdu bu millet.Bu millet başka millet bunu yazın bir yerlere.Bir kere de doğruya doğru deyin yahu...Ha unutmadan işine gelmeyen bir şey daha var o malum çevrenin,o da Metin Feyzioğlu'nun dünkü ziyareti.Bırakın şu ayrıştırıcılığı.Gün birlik beraberlik günü.Bunu bilip,öyle de davranan Metin Feyzioğlu'na helal.

16 Ağustos 2016 Salı

HAKKIM HER TÜRLÜ HARAM

Bu yazıyı içim yana yana yazdığımı belirtmek isterim.Çünkü 4 yıl boyunca polis olmak için uğraşan çabalayan bir gençtim vakti zamannda.Belki de yüzlercesi gibi.Yılmadan üstüste 4 yıl girdim sınavlara.Hep de saçma sapan sorularla elendim.Sonu hüsrandı her sınavın sonucunun.Aklım almıyordu o dönem de birçok şartı geçiyorken;illa biryerlerde durduruluyordum sanki.Meğer o günlerde de neler dönüyormuş neler...

Konya'da yürütülen Fetö soruşturması kapsamında bilgisine başvurulan  işadamı İ.T. şunları söylüyor bakın:"Yakınlarınızdan polis olmak isteyen varsa, polislik sınavlarında çıkacak sorular elimizde.Talep etmeniz halinde verebiliriz,bilginiz olsun."

Ne kadar acı düşününce.O dönem hatırıma geldi şimdi.Onca çabayı boşuna veriyormuşuz meğer.

Bir ton evrak hazırla

Sabahın köründe geç sıraya

Güneşin alnında bekle sıranı ki gelsin.

Akşama kadar gelirse şükret.

Koyun gibi dizsinler seni,bir de suratlarını çek.

Binbir umutla mülakata gir,orada sorulan soruları kem küm etmeden nasıl cevaplayacağını düşünerek.

Mülakatta da,seni umutsuzluğa düşürecek en ufak bir şey olmasın,tamamdır bu sefer kazandım diye kendini avut.

Yazılı günü gelsin çatsın,güzel de geçsin üstelik.

Sen hayaller kurarken hemencecik sonuçlar açıklanıversin.

Bir de baktın ne görüyorsun:"Koskocaman harflerle başarılı olamadınız."

Hayaller yıkıldı.Kimbilir kaç yüz kişinin...Ne olacak bizim hayallerimiz,emeklerimiz...Kim onaracak ya da onarabilecek mi?Daha nice hikaye var bunu gibi.Her kurumun sınavlarının altından binlerce hikaye...

Bunca kederli olayın ardından benimki laf değil şimdi ama,yazımın konusu olduğu için değiniyorum, kendi adıma hakkım her türlü haram olsun.Umurlarında olduğunu sanmıyorum ama elbet bir gün yaktıkları canların hesabını çok ağır ödeyecekler.



15 Ağustos 2016 Pazartesi

FETÖ'NÜN PRENSESİ

15 Temmuz darbe girişiminin ardından pek çok ismi telaffuz eder olduk.Bunlardan biri de Sibel Topçuoğlu.Kimdir bu Sibel Topçuoğlu önce bi buna bakalım.Florya bölgesindeki askeri okulların sözde kadın imamı olarak biliniyor.Fetö hakkındaki neredeyse her şeyi bilmesinden mütevellit kendisine 'Gülen'in kripto prensesi' lakabı veriliyor.

Topçuoğlu'nun eşi de bu çetenin mensubu.Yalnızca eşi değil maaile örgüttenler mübarek.Şöyle ki:Topçuoğlu'nun örgütteki kod adı Elif olan kardeşi Emine Yavaş,Beylikdüzü'nün sözde kadın imamı.Diğer kız kardeşi Esra Gülbaş'ın da örgüt bağlantıları sayesinde Çanakkale 18 Mart Üniversitesi'ne öğretim görevlisi olarak yerleştiği belirlendi.Üniversitedeki akademisyenlerle de imam düzeyinde ilgilenirmiş kendisi.Gülbaş'ın eşi Hakim Mustafa Gülbaş da darbe girişimi ile ilgili soruşturma kapsamında gözaltına alınanlardan.

Tekrar Fetö'nün kripto prensesi ablaya! gelecek olursak bu abla,17-25 Aralık sürecinden sonra,kritik toplantılarını umre ziyareti adı altında Mekke ve Medine'de yaptığı ortaya çıktı.Çünkü,bu süreçten sonra sıkı takipteydi her biri.10 yıldır örgüt bünyesindeki görevi;'özel hizmet' olarak tabir edilen askeriye içersinde gizli görev yapmaktı.Bu prenses ablanın, 10 gün önceden darbeden haberdar olduğu ve yakın çevresine yakın zamnda darbe olacağını söylediği iddialar arasında.12 Temmuz'da yapılan bir konuşma esnasında da "Yakında darbe olacak.Hocaefendi'yi havalimanında 3 milyon kişi ile karşılayacağız."dediği kulaktan kulağa yayılıyor.

Kripto prensesi misin, askeri okulların sözde kadın imamı mısın nesin, hergün yeni birinizin adını duymaktan midemiz yeterince bulandı.Dönmeyen dolap kalmamış örgütünüzün içinde daha neler duyacağız kim bilir?Şimdi hocaefendinin dizlerine kapan, onun gibi ağla zırla."Hocam hayallerimiz vardı, daha sizi karşılayacaktık havaalanında." diye diye hocanı da ağlat.Çok uğraşmana gerek yok hemen koyuverir kendini zaten salya sümük.Sen de silersin, biri de o kenara koyduğun hocaefendinizin salyasının sümüğünün olduğu peçeteyi yer.İşte böyle geçinir gidersiniz densizler ve dinsizler...

13 Ağustos 2016 Cumartesi

14 AĞUSTOS ÇIRPINIŞLARI

Fuat Avni denen takma adlı sosyal medya kullanıcı Türkiye'yi epeyce meşgul etti.Hala da devam ediyor meşgul etmeye.Fuat Avni olabileceği düşünülen kişilerden biri de Başbakanlık'ta çalışan Mustafa Koçyiğit.Ve bu şahsın gözaltına alınmasının ardından,onun ismiyle abisine ait olduğu iddia edilen bir hesap açıldı.Bu hesaptan atılan son tweet ise "14.08.2016'da görüşmek dileğiyle,hoşçakalın."

Atılan bu tweetten sonra kafalar bir şekilde karıştı.Ve yine bu adam kardeşinin suçsuz olduğunu,onun serbest bırakılması halinde bildiği her şeyi anlatacağını söyledi.Bunun üzerinden biraz zaman geçtikten sonra Fetullah Gülen'in:"Ne kadar ağır gelirse gelsin dişini sık ve sabret.Beklentilerin karşısında kuluçkada yumurtaların 20 gün çevrildiği gibi gibi sabret."cümleleri dikkat çekti.Üstü kapalı bir tehdit olarak algılanıp,acaba 14 Ağustos'u mu işaret ediyor dedirtti.

Yine 3 Ağustos'ta,Fetö ile ilişiği tespit edilen ve kapatılan Mevlana Üniversitesi'nin twitter hesabından attığı tweetler de akla 14 Ağustos'ta acaba ne olacak sorusunu getirdi.Atılan tweetler şöyle: 14 Ağustos'ta görüşmek üzere...

40 yıldır bin bir zahmetle, ilmek ilmek örülen hizmet hareketinin; bir kendini bilmez tarafından yıkılacağını mı sanıyorsunuz?Bekleyin...

İslam bugün öyle mücahitler istiyor ki;hem dünyasını hem ahiretini yakacak.Bizi mehdimizin gölgesinde buluşturacak.Elbet zafer bizimdir.

Atılan tweetler,söylenen sözler böyle.Hala hizmet hareketi demeleri,Feto'larını mehdi ilan etmeleri falan pek  komik.Bizleri 14 Ağustos' a kilitleyip başka şeylerin mi peşindeler? Çok zavallıca çırpınışlar diye düşünüyorken, bir anda acaba bu deprem komplosu gerçek olur mu diye de düşünmeden edemiyorum.




AL GÜLÜM VER GÜLÜM

Dün akşam ülkemde yeni bir haber var mı? diye internete girdim.Ve Fetullah Gülen'in yeğeni,aynı zamanda da STV nin ana haber sunucusu Kemal Gülen'in gözaltına alındığı yazıyordu.Başta şaşırdım çünkü Fetullah Gülen'in yakalanacağını bile bile yeğenini Türkiye'de bırakmayacağını,çoktan ABD yolcusu olduğunu düşündüm.

Sonrasında da demek ki kaçmamış kaçamamış artık neyse diye, çok üzerinde durmadım.Sabah oldu ve bu kez haberlere göz attığımda gözaltına alınan şahsın Kemal Gülen değil,akrabası Kemalettin Gülen olduğunu öğrendim.Muhtemelen de Türkiye'de değildir zaten.

Kemal Gülen sadece Fetullah Glen'in yeğeni ya da sadece STV'nin ana haber sunucusu değildi.Örgütün sözde medya imamı da kendisiydi.Babası Seyfullah Gülen, 18 yaşından küçük bir kıza tecavüz iddiasıyla yargılanırken,geçtiğimiz aylarda enteresan şekilde hayatını kaybetti.Fetöcü polis ve savcıların marifetiyle üzeri örtülmeye çalışılsa da,bu tecavüz davası halen devam ediyor.Olayı örtbas etmeye çalışan polisler hakkında ki iddianamade kabul edilmiş o dönem.

Olayın detayına girmek istemiyorum.Yeterince iğrenç çünkü.Saedece çocuğun ifadesine ter vericem.şu şekilde anlatmış:"Köyden komşumuz olan Seyfullah Gülen,babama ölmeden önce para yardımı yapıyordu.Babam öldükten sonra beni zorladı ve tecavüz etti...Oğlunun STV'de haber sunduğunu söyleyip korkutuyordu.Bunun için dediklerini yaptım.Sonrasında dayanamayıp polise gidip her şeyi anlattım."

Bu dava sürecinde de Fetullah Gülen'in kardeşi Seyfullah Güven hayatını kaybetti.Bu esrarengiz ölümün arkasında da Fetullah Gülen'in olduğu söyleniyor.Gülen'in bir akrabası medyaya şunları anlatıyor:"Seyfullah abi iki yıl önce küçük bir kalp rahatsızlığı geçirmiş ve cemaate ait Özel Şifa Hastanesi'ne kaldırılmıştı.Ben refakatçisiydim.Aslında durumu iyiydi ve taburcu olmasını bekliyorduk.Akşam saatleriydi.O sıralarda cemaatin derin adamları hastaneye girip çıkmaya başladı.Birden durumdan işkillendim ve onların arasından tanıdığım birine 'Hayırdır bir şey mi oldu?' diye sordum.Bana eşini hastaneye getirdiğini söyledi.Aklıma kurt düşmüştü bir kere.Ben de araştırdım ama hastanede eşi falan yoktu.Sonra hastane yetkilileri bana gelip,hastaneden ayrılabileceğimi söyleyip gönderdiler.İnanıp gittim.

Sonra dayanamayıp geri döndüm.Öğrendim ki sapasağlam adam komaya girmiş ve yoğun bakıma alınmış.Beyninden ameliyat edeceklermiş.Kalp rahattsızlığı geçirmişti beyin ne alaka ki diye düşündüm ama oğlu Kemal Gülen'e bunu söylemeye çekindim.Ve Seyfullah Gülen o ameliyattan çıkamadı.Ben düzmece bir ameliyatla öldürüldüğünü düşünüyorum."

Kemal Gülen ise avukat olduğu halde babasının şaibeli ölümünün üzerine hiç gitmemiş.Ne garip...İzleyicilerin defalarca RTÜK'ü arayıp "Ne antipatik adam, görmek istemiyoruz." demesine rağmen yeğenine sahip çıktı Feto da.Parmak ısırtacak amca-yeğen ilişkisi.Bu kadar fedakar bir yeğeni yakalanacağını bile bile Türkiye'de bırakır mıydı Fetullah Gülen? Tabiki hayır...

Şimdi koyun koyuna,dört buçuk ata ata izliyorlardır gelişmeleri.Al gülüm ver gülüm geçinip gidin işte.İslamı önünüze siper edip,yaptığınız iğrençliklerin hesabını vereceğiniz günleri düşünün amca-yeğen.





12 Ağustos 2016 Cuma

PENSİLVANYA'YA HABER UÇURAN KUŞLAR

Hakkında yakalama kararı çıkarılanlar,katiplerin haber uçurmasıyla sırra kadem basıyor.Yargının tüm yazışmaları da yine bu katipler aracılığıyla özellikle de Fuat Avni gibilere ulaştırılıyor.Bu durumda adliyelerdeki katiplerin,gardiyanların ciddi anlamda sorgulanması yada her ne gerekiyorsa yapılması gerekmez mi?

İtirafçı olmak isteyen darbeciler, "Katibi salondan çıkarın,öyle konuşayım yoksa tüm söylediklerim Pensilvanya'ya ulaşacak.Ve ulaşınca da beni cezaevinde de olsa yaşatmazlar" diyorlarmış.Daha da kötü duyumlar var.Cezaevlerindeki bazı Fetöcü gardiyanlar itirafçı olmayan darbecileri paşalar gibi ağırlıyorlarmış.Bir çok görüş de şöyle; cezaevlerine el atılmazsa konuşmak isteyenler de bir şekilde susturulacak ve intihar süsü verilecek.

Katipler ve gardiyanlarlarla ilgili nasıl olur bilmiyorum ama ciddi anlamda birşeylerin yapılması acilen gerek.Bu benim görüşüm değil sadece,bir çok kişi aynı şeyi söylüyor.Yoksa daha pek çok garip şeyler duymaya devam ederiz gibi.


ARTIK ŞAŞIRMIYORUM

Duymadığımız şey kalmadı.Ona pes buna pes,yok artık demekten bir hal olduk.Son günlerde  daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi, bir dönem Fetullah Gülen'e yakınlığıyla bilinen çeşitli isimlerin açıklamalarıyla şaşırır olduk.Biri"Terli fanilasını gönderince herkes kokluyordu" diyor,bir diğeri ise "Ağzını sildiği peçeteyi yırtıp yiyenler vardı" diye ekliyor.

Duyduklarımızın tamamı zamanında cemaat diye bildiğimiz topluluğun sapık bir tarikattan ibaret olduğunu gösteriyor.Anlatılanlar ne kadar iğrenç ve sapkın olsa da bi yerde gerçekler ve bunları yapan insanlar var bu tarikatın içinde.Ne denli şaştıkları,raydan çıktıkları ortada.

Bunları duymak hoş tabii ne kadar  boş olduklarını anlamamız açısından.Ama bir o kadar da boş ve oyalayıcı.Feto ve sapkın müritleri 28 gün önce 248 insanımızı şehit etti ve 2000 e yakın insanımızı gazi...Çoluk,çocuk,yaşlı demeden katlettiler.Meclisi,Külliye'yi bombaladılar.Bu kadar alçak ve hain saldırılardan sonra bu ufak ve mide bulandırıcı şeyleri konuşmak manasız geliyor.

Şimdiye kadar pek çok şeyle oyalayıp, arkada darbe girişimini planlamadılar mı bu adamlar!Farkında değil misiniz?






11 Ağustos 2016 Perşembe

YATACAK YERİN YOK

16 temmuz sabahında Akıncı 4. Ana Jet Üssünde yakalanan tek sivil Adil Öksüz.

Savcılık ifadesinde" buralar çok değerlenecek diye tarla bakmaya geldim" diyen Adil Öksüz.

Bu ifadesinin ardından 21 dakika içinde salıverilen Adil Öksüz.

Darbe girişiminin 1 numarası diye adının geçtiği Adil Öksüz.

Çalışma arkadaşlarının sessiz,sakin diye nitelediği Adil Öksüz.

Öğrencilerinin "çok silik bir hocaydı doğru düzgün konuşmazdı bile dediği" Adil Öksüz.

Fetullah Gülen'in en güvendiği adamı Adil Öksüz.

Fetö'cü pilotlara "sivilleri bombalayın,meclisi havaya uçurun hiçbir günahı yok"diye fetva veren Adil Öksüz.

Darbe girişiminin tüm şifrelerinin onda saklı olduğu düşünülen Adil Öksüz.

Stratejik bir evlilik yaparak, kendini kamufle ettiğini zanneden Adil Öksüz.

Fetö'nün hava kuvvetleri imamı diye görevlendirdiği Adil Öksüz.

34 SIR 49 plakalı aracını Sakarya'daki kayınpederinin evinin önüne bırakıp kendisi de sır olan Adil Öksüz.

YATACAK YERİN YOK...




10 Ağustos 2016 Çarşamba

KANALTÜRK'TE GİZEMLİ BİR EL

Bir dönem Fetullah Gülen'in sağ kolu olan,şimdilerde ise örgütün bütün sırlarını ifşa eden Nurettin Veren 2006 yılında Tuncay Özkan'ın kanaltürk'teki programına katılıyor.Ve burada o güne kadar zamanındaki adıyla cemaatin  gün yüzüne çıkmamış tüm gerçeklerini açıklayacağını önceden duyuruyor.

Program iki saati aşkın sürüyor.Ve en can alıcı yerleri şöyle:Türkiye'nin dibini delecek,İslam'ı maske olarak kullanan,herşeyi yozlaştıran,vatan evladının kalbini ve beynini çalan ve imanlarına,akıllarına ipotek koyan bir Fetullah Gülen var.Tabi kocaman da bir örgüt...Bu örgütün yakın gelecekte,devlet ile karşı karşıya iki trenin çarpışması gibi geleceğini ve bunun mutlaka durdurulması gereken hain bir yapılanma olduğunu söylüyor Nurettin Veren.

Ülkeye yapılanları ve yapılmaya çalışılan ihanetleri bir bir anlatmış Kanaltürk'teki programda.Kişi isimlerine varana kadar,hangi kurumda ne kadar elemanı var Fetullah Gülen'in oranları bile vermiş.Epey de ses getirmiş o dönem bu program.Öyle ki ikinci bir program dahi yapılmış.Tekrarları yayınlanmış,anket yapılmış %75 hak vermiş anlatılanlara.

Buraya kadar iyi giderken herşey, gizemli bir el Kanaltürk'ü bitirme emri vermişcesine programdan yalnızca bir hafta sonra  maliyeden bir baskın yapılıyor.Nurettin Veren yine bir program için gittiğinde televizyonun işgal edilmiş olduğunu görüyor adeta.Kanala 30 milyon dolar üzerinde bir ceza kesilerek kanalın Akın İpek'e devredilmesi kolaylaştırılıyor.

Tuncay Özkan bir şekilde köşeye sıkıştırıldı ve kanalı Akın İpek'e satmak zorunda kaldı.Çok ayrı ve uzun uzun yazılacak olan bir konu ama bu olayla bağlantılı da Tuncay Özkan'ı Ergenekona dahil etmiş gibi görünüyor.Kanaltürk artık Fetullah Gülen'in 'sırattan 1000 kişiden biri geçecekse, o da Akın İpek'tir'dediği şahısındı.Akın İpek de bu jeste ithafen 'hocamın bir gülüşüne ömrümü feda ederim 'demişti hatırlayın.




ENES KANTER MUAMMASI...



Enes Kanter mi desem Enes Gülen mi  bilemedim.Neyse böyle bir  basketbolcu var Nba de oynayan.Malumunuz bu şahıs spor hayatından çok Fetullah Gülen'e olan aşkıyla şu ara gündemde.Ağır şekilde seviyo hocaefendisini!

Öyle ki anası babası bu çoçuğu manen evlatlıktan reddetti.Gerekirse hukuken de red edeceklermiş.Pek bi inanmadım doğrusu ben.O ayrı dava.Baba Mehmet Kanter geçtiğimiz günlerde Medeniyet Üniversitesi'ndeki görevinden alındı.Baba oğlunun kandırıldığını iddia ediyor,defalarca bu yanlıştan dönmesini istemişler ama kabul etmemiş.

Ailesinin onu evlatlıktan reddettiğini duyan basketbolcu ise hemen bir açıklamayla 'anam babam sana feda olsun nur yüzlü hocam'dedi.Buna şaşırmayan kaldı mı?Cennetten vazgeçmiş cehenneme de girermiş hocası için.Cenneti de garantilemiş biyerlerde sanırım.Hafızalarımızı zorlamamıza çok gerek yok.Fetullah Gülen Bülent Ecevit'e şehadetçi olacağını söylemişti.Ve yine Akın İpek için '100 kişiden biri sıratı geçecekse o da Akın İpek 'tir' cümlesini kurmuştu ağlaya zırlaya.

Şimdilerde Fetullah Gülen'in manevi oğlu olan ve soyadını Gülen olarak değiştiren bu şahısa da kallafi vaatler vermiş olmalı ki anasını babasını feda etmiş.Aman ben neden kafa yoruyorum ki?
4 yıllık sözleşmeye 70 milyon dolar alarak Türk spor tarihinin en çok kazanan sporcusu değil mi bu çocuk?Elbet öder ve ödüyodur hocaefendisine olan minnetini pardon pardon himmetini!!!



9 Ağustos 2016 Salı

ALÇAKCA OYNANAN OYUN

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünden tam 7 yıl geçmiş.Geriye baktığımda kocaman bir muamma oysa ki.Yaşananlar epeyce garip ve esrarengiz.Sadece bana göre de değil kimse anlayamadı bu helikopter kazasını!!!

Yazıcıoğlu'nun helikopteri düşüyor.48 saat sonra helikoptere ulaşıldığının bilgisi geliyor.Bu ayrıntıya dikkat:helikopter düştükten 160 dakika sonra Hava Kuvvetleri'ne bağlı iki helikopter olay yerine iniş yapıyor.Ve bu helikopterlerden inen iki askerin karakutuyu alıp oradan ayrıldıkları görülüyor.Bu bir efsane değil zira o görüntüler dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e gönderilmiş.Halihazırda DDK olayı araştırıyo imiş.

Bu iki asker mahkemede susma hakkını kullandı bir güzel.Artık feto'ya nasıl bi güvendilerse konuşma gereği bile duymuyorlar.Konuşmadıkları için de çetenin hakimleri salıveriyor tutuksuz yargılanmak üzere.

Ve devamında daha da ilginci 15 temmuz kalkışmasında Cumhurbaşkanı'nı öldürmek üzere giden Marmaris'teki ekibin arasında da bu iki asker mevcut.Yarbay Davut Uçum ve Astsubay Aydın Özsıcağın...

Bu sadece benim okuyarak haberdar olduğum yaşanan bir durum.Eminim daha birsürü bağlantı çıkacaktır.Ve bu muamma da son bulacaktır.Aynı temennim Turgut Özal,Eşref Bitlis,Uğur Mumcu ve daha nice şüpheli ölümlere...

Ey sonsuzluğun sahibi,sana ulaşmak istiyorum.
Durun kapanmayın pencerelerim.
Güneşimi kapatmayın.
Beton çok soğuk,üşüyorum.


                                                           MUHSİN YAZICIOĞLU

7 Ağustos 2016 Pazar

GÜN BUGÜN...

Tam da başlığımdaki gibi. Gün bugün. Gün birlik günü gün beraberlik günü. Bi akşam olsa diye heyecanım. Sanki bayram gibi hissetmiyor musunuz siz de?

Dost düşman görecek birliğimizi. Bir olunca nasıl güçlüyüz nasıl güzeliz. Yine bin türlü bahane üreterek bugünü de çeşitli paylaşımlarla burnumuzdan getirmek isteyenler olacak elbette. Bunlar parazit takılmayın derim. Tadını çıkarın bu demokrasiyi taçlandırma gününün.

Kayıplarımız, yitirdiklerimiz, canlarımız... Hepsi anılsın bugün tüm iyi kalplerde. Onlar ki bu uğurda canlarını verdiler. Biz de üzerimize düşeni yapıp fitne fesat çıkarmadan yiten canlarımıza layık millet olabilelim bugün.

Yaşasın demokrasi.Yaşasın Demokrasi Şehitleri.

 Tek millet, Tek devlet, Tek bayrak

Başka Türkiye yok dostlar.

NEDEN HERKÜL?

Fetö' ye bağlı insancıkların fetullah'ın mesih olduğuna dair inancını da duydunuz muhakkak bir yerlerden.Gizlemeye de çalışmıyorlar zaten bu inançlarını.Hiçbirşeyi anlayamadığım gibi şunu da anlayamıyorum:fetullah'ın vaaz sitesinin adı neden Herkül?

Yıllardır var olan bir siteydi ve bir Allah'ın kulu da çıkıp demedi ki 'Herkül ne demek,bizim Yunan tanrısıyla işimiz ne?'Hakkaten kimsenin aklına gelemedi mi bir insan dini sohbet sitesinin adını neden herkül yapar?

Herkül Yunan mitolojisinde gücü temsil eder.Yarı tanrılık halini sembolize eden bir varlık sonuçta.Aklıma iyi şeyler gelmiyor.Sizce de çok düşündürücü değil mi?




5 Ağustos 2016 Cuma

İŞTE BU...

Noluyor bana yahu!Pek bir sevindim duyunca.Daha doğrusu okuyunca.Kılıçdaroğlu Yenikapı'ya gidiyor.Sıcağı sıcağına yazayım deyiverdim.

Daha önceki yazımda benim hala umudum var demiştim.İyi ki de öyle demişim.Çünkü en doğrusunun bu olduğunu ve Kılıçdaroğlu'nun da baştan beri demokrasiye verdiği desteği yine vereceğini biliyordum.Seversiniz sevmezsiniz doğru bulursunuz bulmazsınız o ayrı dava.Ama şu kararı vermesi ciddi büyüklük.

15 Ağustos'tan beri siyasette de de güzel bir hava esiyor.Ve inanıyorum ki Yenikapı da ki birlik beraberlik buluşması da iyice pekiştirecek.Kıskananlar çatlasın.Onlar kendilerini çok iyi biliyor..

ABİLER ABLALAR...

Hiç acımıyorum.Aynen öyle.Zerre kadar acımıyorum en tabanındakinden en üstüne kadar hiçbirine.Öğretmenin ne suçu var edebiyatını da geçiniz.Neden ne suçu var.Temelden geliyor bunlar.Ve ilmek ilmek işliyorlar taze beyinleri.

Üniversiteye git hemen sarıyolar çevreni.Gel kardeşim bugün yemeği bizim evde yiyelim, yok ak,şama sohbet var yok şu etkinlik var.Buluyorlar orda farklı şehirlerden gelmiş garibanları.Özellikle de küçük şehirlerden gelenler tercih sebebi.Zavallılar bunları bi .b.k. sanıyor.

Alıyorlar evlere.Abiler ablalar..Eee..Yemeler içmeler..İki sohbet ki artık nasıl bir dini sohbetse efendimizin adı bir defa geçmiyor.Varsa yoksa feto.

Sonra allem ediyorlar kullem ediyorlar bu çocukların kendilerine minnet duymalarını sağlıyorlar.Devamı malum.Küçük küçük öbeklenip fetö yü inşa ediyorlar.

Ezelden beri bir kıllık gördüm ben bu adamda!Sevemedim birşey vardı ama ne ismini de tam koyamadım.İnsanların dini duygularını sömürdüğü kesindi de bu kadar cani olacağını kimse tahmin edemedi.

Yatacak yerin yok feto...Ve örgütünün herbir ferdi...


NEDEN BALIKESİR?

Türk Silahlı Kuvvetleri için Ankara,İstanbul ve İzmir'den sonra en stratejik kent Balıkesir.Sağır sultan bile duydu bunu artık.Ve yine Balıkesir'de fetö'nün bir mühimmat fabrikası olduğu biliniyor.

Bu fabrikada çeşitli mermiler,dinamit,patlayıcılar üretilip yabancı ülkelere gönderiliyor.Fabrikanın sahibi ise:İsmail Yavaşça.Kendisi şu an tutuklu.

Balıkesir'in pilot bölge seçilme nedenleri ise yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor.Toplamda tutuklanan işadamı sayısı 19.Ve bunlarda ikisi yukarıda bahsettiğim mühimmat fabrikasının patronuİsmail yavaşça ve kardeşi İbrahim yavaşça...

Balıkesir'deki tutuklamalar devam etti.İki vali yardımcısı da cezaevinde.Birinin ismi dikkat çekici:Mustafa Üçkuyu.Hrant Dink suikastinden hatırlarız kendilerini.Dönemin başmüfettişi idi ve 'ihmal yok'diyerek cinayetin üstünü kapadığını zannetmişti.

Gün geçtikçe neler neler öğreniyoruz hep birlikte.Ve yine yine şaşırıp kalıyoruz.Şaşırmaya da devam edeceğiz gibi görünüyor.Umarım güzel günler kapıda...


4 Ağustos 2016 Perşembe

DAVETE İCABET GEREK

 7 Ağustos'ta taçlandırılarak sonlandırılacak olan demokrasi nöbeti'ne hem Kemal Kılıçdaroğlu'nu hem Devlet Bahçeli'yi çağırdı Recep Tayyip Erdoğan.Ne güzel bir davet ne anlamlı...

Her iki lider de katılmalı kesinlikle.Gerçi Kemal Kılıçdaroğlu katılmayacağını sadece partisinden bir heyet göndereceğini bildirmiş ama son ana kadar umut var bana göre.

Devlet Bahçeli ise katılacağını duyurmuş.Güzel haber..Olması gereken de bu değil mi?

Ülkenin cumhurbaşkanı'nın bu daveti yapması ne yüce gönüllülük.Aynı şekilde davete icabette..Sonuçta birlik olarak bu belayi defettik başımızdan.Liderlerin de bu günde birlik olup dosta güven düşmana korku salması taraftarıyım.

Nefret dili,sen ben felsefesi bir kenara bırakılmalı o gün.Bambaşka olmalı 15 temmuz gecesi olduğu gibi.Biz kenetlendik zaten(arada parazit çok hep de var olacaktır onları saymıyorum),siz de öyle birdiniz o puslu gecede.Şimdi de öyle olun da gösterelim dosta düşmana gücümüzü...




3 Ağustos 2016 Çarşamba

FETULLAHIN DİKİLİ TAŞI

Hayretler içindeyim izlerken.Bu nedir yaa?Adam! çıkmış:'77 yaşındayım bir dikili ağacım yok 'diyor.
Ölür müsün öldürür  müsün?Yine başa sardın feto.En başta böyle böyle kandırmadın mı milleti.

 5 yaşında kılmadığım bir vakit namaza hala oturur ağlarım deyip millete duygu sömürüsü yapan sen değil misin?

Bu yaşıma kadar evlenmedim dedin hatırla.Kul hakkına girmek istememişsin yoksa ahirette nasıl hesap verirmişsin!!!!

Ya hasır hikayen.Bir hasırdan başka birşey yoktu evinde.Pardon 10 dönümlük arazi içinde onlarca odası olan malikanende.

Hadi hafızanı zorla biraz.Dünyada bir dikili ağacım yok diye seneler evvel uyuttun ya milleti.Aynı şeyi Amerika'ya beni TÜRKİYE' ye vermeyin,yalvarırım içerikli röportajında da beyan ettin.

Peygamber efendimiz(S.A.V.) rüyana gelmiş ve sana'seni çok üzüyorlar' demiş!!!O nursuz suratından daha ne planlar daha ne yalanlar çıkacak merak ediyorum.

Kendini aklama çabaların komik bile değil.Şimdilerde bir Hollywood senaryosu diye tutturmuş gidiyorsun.İyice sıkıştın çünkü bocalıyorsun.Kendin de bilmiyorsun ne söylediğini.

Sen de büyük oyunculuk yeteneği var ama.Tabi bu sadece benim fikrim değil  yıllarca duygu sömürüsüyle,salya sümük ağlayarak,sadece Allah rızası için yaşıyorum edebiyatıyla kandırmaya çalıştığın ama başarılı olamadığın milyonların da aynı paralelde düşündüğünü biliyorum.Ayy paralel dedim şimdi buna da alınırsın ağlarsın.Yada beddua mı edersin demeliyim.

Ama beddua etmeden öce iyice düşün tart.Ettiğin beddua misliyle karşılık buldu sen de.Ve daha bu birşey değil.Hem dünya hem ahiret dar sana artık.O kadar insanın ahı var ki sen de...

Milyonların her gün evinden sana ve örgütüne neler söylediğini de yazmak var yaaa neyse...

2 Ağustos 2016 Salı

HELAL OLSUN BİZE...

Defalarca izledim Demokrasi Şehitlerimizin anıldığı Beştepe'ki programı.Defalarca süzüldü gözümden yaşlar...

Şehitlerimizin isimlerini tek tek kazıdım yüreğime.Ailelerinin,sevdiklerinin yerine koydum kendimi.Tarifsiz çok büyük acı.Gururu da ayrı tarifsiz...

Herbirinin ayrı hikayesi,ayrı hayat mücadelesi vardı belki.Ama hepsinin ortak bir noktası;vatanlarını ölümüne sevmeleri,sahiplenmeleri...

Onlara çok şey borçluyuz.Onlar olmasaydı şu an hiçbirimiz bulunduğumuz yerde olmayacaktık.Minnettar olmalıyız herbirine ayrı ayrı...

Çok başka duygulardayım yazarken.Ne büyük milletiz biz...Tarihte başka örneği var mı bilmem.Ben bu denli güçlü duracağımızı tahmin edemezdim bize yaşatılmaya çalışılanlardan sonra.

Tek Vatan Tek Bayrak  Tek Millet diye boşuna söylemiyormuşuz.

Helal olsun bize...


1 Ağustos 2016 Pazartesi

VE YAKALANDILAR...

Sabah haberlerinde gördüm.11 vatan haini sonunda yakalanmış.Ne sevindim anlatamam.Yüreğime su serpildi adeta.

Ne sanıyorlardı merak ediyorum.Böyle böyle kaçacaklarını hayata devam edeceklerini mi?

Yakalandıklarında halkın tepkisi görülmeye değerdi.Bence o bir cümle yetmeliydi onlara.

237 Şehidin hesabını nasıl vereceksiniz?

Nasıl bi zihniyet,nasıl bi vatan düşmanlığı bu anlamış değilim.Kendi ülkende,kendi halkına o halkın uçağıyla,tankıyla ülkeyi ele geçirmeye çalış.İnsanını şehit et,yarala.Sonra da fare gibi ya bi menfezde ya da küpşeker depolarken yakalan.

Oysa ki türk halkının en saygı duyduğu, en kıymet verdiği asker değil miydi?

Çocuklarımız sokakta asker üniformalı herkese sırf sevgiden selam durmamış mıydı?

Hala öyle tabii askere sevgimiz saygımız ayrı sonsuz...Hakiki askerimize,gerçek TÜRK ASKERİ'NE...

 Vatanını satmayan,halkına kurşun sıkmayan,'yapma oğlum ben de senin annenim dediğinde hala
 vahşice kurşun sıkmayan,halkının arabalarının üstünden tankın gücüne güvenerek ezip geçmeyen,masum insanları acımasızca öldürmeye teşebbüs etmeyen hakiki TÜRK ASKERİ'ne sevgi ve saygımız...

Ülke olarak zorlu ve çok yaralayıcı bi dönemi başta elbirliğiyle atlattık.

Rabbim birdaha yaşatmasın.

YENİ BİR BAŞLANGIÇ...

Merhaba..

Çok zaman düşünüp taşınmadan sonra blog yazmaya karar verdim.Bana iyi geleceğini düşünüp araştırmalara girdim.Birkaç aydır da blog ile ilgili herşeyi okudum.Nasıl açılır,dili nasıl olmalı,kimlere hitap etmeli gibi birsürü sorunun cevabını öğrendim.Konuya az çok hakimim yani.Okuduklarımdan hareketle ve özgüvenimi de yanıma alarak bu yola çıktım.Ve blogumu açtım.


Bence güzel oldu.Umarım zamanla yazılarım sizlerle buluştuğunda daha da güzel olacak.En azından böyle olacağına ben inanıyorum.Hem ne demişler 'inanmak başarmanın yarısı'...